Saadet Partisi Korkuteli İlçe Teşkilatı dün öğleden sonra şeker fabrikalarının özelleştirilmesi ile ilgili basın açıklaması yaptı.
Haber Giriş Tarihi: 05.04.2018 11:41
Haber Güncellenme Tarihi: 05.04.2018 11:41
Kaynak:
Haber Merkezi
https://www.korkutelimanset.com
Çayırlı Camii önünde yapılan açıklamada; “
Ülkemizde Afyon,Alpullu, Bor ,
Burdur,Çorum,Elbistan,Erzincan,Erzurum,Ilgın;Kastamonu,Kırşehir,Muş,Turhal ve
Yozgat şeker fabrikaları özelleştirilecektir.Oysa bu fabrikalar, ülkemizde 1575
köyden, 1.25 milyon dekar alandan,47 bin 758 çiftçiden pancar alımı
yapmaktadır. Bu rakamlar ihmal edilecek rakamlar değildir..Bizler Saadet
Partililer olarak Şeker fabrikalarının özelleştirilmesini
istemiyoruz.”İfadeleri kullanıldı. Basın açıklamasını okuyan İlçe Başkan
Yardımcısı Mehmet Akdeniz “ Kıymetli basın mensupları ve değerli
Korkutelililer. Ülkemizin büyük sıkıntılar çektiği bir dönemi yaşıyoruz. Bir
tarafta ekonomik darboğaz, bir tarafta terör belası, bir tarafta ise
kutuplaşmanın getirdiği gerginlik, huzur içinde yaşamamızın önünde en büyük
engeldir.” Dedi.
“Sömürüye
dayalı kapitalist ekonomik sistem ne yazık ki, milletin refahını değil, bir
avuç azgın azınlığın konforunu gözetmektedir”
Akdeniz “ Ülkemizin huzur ve saadeti için terörle mücadele ne kadar
önemliyse insanımızın bütünüyle kucaklaşması da o derece önemlidir. İnsanların
birbirini sevmediği ve birbirlerine karşı saygı duymadığı yerde barış ve huzur
olamaz. Aynı şekilde ekonomik olarak insanımızın refahtan aldığı pay ne kadar
çok olursa, iç barış da o kadar kolay tesis edilir.İçinde bulunduğumuz ekonomik
darboğaza baktığımız zaman, adil bir ekonomik sistemin gereğini bugün daha iyi
anlayabiliyoruz.Sömürüye dayalı kapitalist ekonomik sistem ne yazık ki,
milletin refahını değil, bir avuç azgın azınlığın konforunu gözetmektedir.
Ülkece bu azınlığa çalışmakta, küresel şirketlerin ve bankaların kar rekorları
kırmasına üzülerek şahitlik etmekteyiz.” Şeklinde konuştu. Yaklaşık 35 yıldır
uygulanan neoliberal politikalar neticesinde, özelleştirme adı altında milli
servetimizin bir kısmının yabancılara devredildiğine, bir kısmının ise atıl
duruma getirilerek yok edildiğine yine üzülerek şahit olduk ve olmaya da devam
ediyoruz.Bugün buraya toplanmamızın sebebi olan Şeker Fabrikalarının
özelleştirilmesi, hem tarımsal sanayimize hem de şeker pancarı üretimine
vurulmuş açık bir darbedir. Kürsülere çıktığında yedi düvelle mücadele ettiğini
söyleyen, yerlilikten ve millilikten dem vuran hükümet yetkililerinin şeker
pancarı gibi kendi insanımızın emeğini yok etmeye çalışmasındaki niyeti
anlamaya çalışıyoruz ama maalesef anlayamıyoruz. Yapılan işin böbrekleri
satarak diyaliz makinesine bağlı bir hayat sürmeyi istemekten farkı
yoktur.Şeker pancarı gibi stratejik bir tarımsal ürünün yok edilmesi adına
Şeker fabrikalarını özelleştirme gayretlerini iyi niyetle açıklamak mümkün
değildir. Şeker pancarı üreticilerinin tarımsal faaliyetlerden çekildikten
sonra ihtiyacın ithalattan giderilmesi kaçınılmaz olacaktır. Bu aşamaya
gelindiğinde başvurulacak olan “aldatıldık” edebiyatına artık bu milletin
tahammülü kalmamıştır.Şeker Fabrikalarının kapatılması ve şeker pancarı
üretiminin bitirilmesi kimin işine geliyorsa, bu tezgâhın arkasında onlar
olduğunu bilmemiz gerekir. ABD’nin en büyük Siyonist sermayelerinden biri olan
CARGİLL firması bu süreçten en karlı çıkacak olan firmadır. Nişasta bazlı
tatlandırıcılar için belirlenen kotaların sürekli arttırılması,iktidarın kendi
insanımız için değil, ABD’nin Siyonist sermayesi olan CARGİLL için çalıştığını
göstermektedir.Ayrıca nişasta bazlı şekerin insan sağlığına yönelik ciddi
tehditler oluşturduğu, bugün herkes tarafından bilinen bir gerçektir. Yıllardır
kapısında beklediğimiz AB ülkeleri şeker pancarından elde edilen şeker
kullanmaya devam ederken, bizlerin bu ülke insanına layık görülen nişasta bazlı
şekeri kabul etmemiz mümkün değildir.Hükümet, bir yandan kürsülerden ABD gibi
ülkelerle restleşirken bir yandan da onların küresel uzantıları olan firmalar
için milli tarımını yok etmeye çalıştığının farkında mıdır? Açıkçası bu
çelişkiler içerisinde tarımı bitirmeye yönelik girişimler necip milletimizin
vicdanını yaralamaktadır.Yöneticilerimizin, bizi idare eden yetkililerin
yeniden aldatılmamaları için Korkuteli den sesleniyoruz. Gelin yerli tarım
ürünümüz olan şeker pancarlarını yok etmeyin. Binlerce kişinin istihdam
edildiği 14 Şeker Fabrikasını kapatmayın, satılmasına müsaade etmeyin!Gelin
çağın büyük zehirlerinden olan nişasta bazlı tatlandırıcıların üretimini
yasaklayın. Gelin CARGİLL gibi Siyonist firmaların insanımızın sağlığı
üzerinden servet yığmasına mani olun. Yerli ve milli şekerimize sahip çıkın,
şeker pancarı üretimindeki kotaları kaldırın, çiftçimizi ayağa kaldırın, ülke
insanımızın üretimine destek olun!En önemlisi de, gelin Siyonizm’in bu milleti
köleleştirmesine ve yumuşak lokma haline getirmesine müsaade etmeyin. Saygılar
sunuyorum, teşekkür ediyorum.” İfadelerini kullandı.
Sizlere daha iyi hizmet sunabilmek adına sitemizde çerez konumlandırmaktayız. Kişisel verileriniz, KVKK ve GDPR
kapsamında toplanıp işlenir. Sitemizi kullanarak, çerezleri kullanmamızı kabul etmiş olacaksınız.
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.
“Özelleştirmeler Sanayiye vurulmuş bir darbedir”
Saadet Partisi Korkuteli İlçe Teşkilatı dün öğleden sonra şeker fabrikalarının özelleştirilmesi ile ilgili basın açıklaması yaptı.
Çayırlı Camii önünde yapılan açıklamada; “ Ülkemizde Afyon,Alpullu, Bor , Burdur,Çorum,Elbistan,Erzincan,Erzurum,Ilgın;Kastamonu,Kırşehir,Muş,Turhal ve Yozgat şeker fabrikaları özelleştirilecektir.Oysa bu fabrikalar, ülkemizde 1575 köyden, 1.25 milyon dekar alandan,47 bin 758 çiftçiden pancar alımı yapmaktadır. Bu rakamlar ihmal edilecek rakamlar değildir..Bizler Saadet Partililer olarak Şeker fabrikalarının özelleştirilmesini istemiyoruz.”İfadeleri kullanıldı. Basın açıklamasını okuyan İlçe Başkan Yardımcısı Mehmet Akdeniz “ Kıymetli basın mensupları ve değerli Korkutelililer. Ülkemizin büyük sıkıntılar çektiği bir dönemi yaşıyoruz. Bir tarafta ekonomik darboğaz, bir tarafta terör belası, bir tarafta ise kutuplaşmanın getirdiği gerginlik, huzur içinde yaşamamızın önünde en büyük engeldir.” Dedi.
“Sömürüye dayalı kapitalist ekonomik sistem ne yazık ki, milletin refahını değil, bir avuç azgın azınlığın konforunu gözetmektedir”
Akdeniz “ Ülkemizin huzur ve saadeti için terörle mücadele ne kadar önemliyse insanımızın bütünüyle kucaklaşması da o derece önemlidir. İnsanların birbirini sevmediği ve birbirlerine karşı saygı duymadığı yerde barış ve huzur olamaz. Aynı şekilde ekonomik olarak insanımızın refahtan aldığı pay ne kadar çok olursa, iç barış da o kadar kolay tesis edilir.İçinde bulunduğumuz ekonomik darboğaza baktığımız zaman, adil bir ekonomik sistemin gereğini bugün daha iyi anlayabiliyoruz.Sömürüye dayalı kapitalist ekonomik sistem ne yazık ki, milletin refahını değil, bir avuç azgın azınlığın konforunu gözetmektedir. Ülkece bu azınlığa çalışmakta, küresel şirketlerin ve bankaların kar rekorları kırmasına üzülerek şahitlik etmekteyiz.” Şeklinde konuştu. Yaklaşık 35 yıldır uygulanan neoliberal politikalar neticesinde, özelleştirme adı altında milli servetimizin bir kısmının yabancılara devredildiğine, bir kısmının ise atıl duruma getirilerek yok edildiğine yine üzülerek şahit olduk ve olmaya da devam ediyoruz.Bugün buraya toplanmamızın sebebi olan Şeker Fabrikalarının özelleştirilmesi, hem tarımsal sanayimize hem de şeker pancarı üretimine vurulmuş açık bir darbedir. Kürsülere çıktığında yedi düvelle mücadele ettiğini söyleyen, yerlilikten ve millilikten dem vuran hükümet yetkililerinin şeker pancarı gibi kendi insanımızın emeğini yok etmeye çalışmasındaki niyeti anlamaya çalışıyoruz ama maalesef anlayamıyoruz. Yapılan işin böbrekleri satarak diyaliz makinesine bağlı bir hayat sürmeyi istemekten farkı yoktur.Şeker pancarı gibi stratejik bir tarımsal ürünün yok edilmesi adına Şeker fabrikalarını özelleştirme gayretlerini iyi niyetle açıklamak mümkün değildir. Şeker pancarı üreticilerinin tarımsal faaliyetlerden çekildikten sonra ihtiyacın ithalattan giderilmesi kaçınılmaz olacaktır. Bu aşamaya gelindiğinde başvurulacak olan “aldatıldık” edebiyatına artık bu milletin tahammülü kalmamıştır.Şeker Fabrikalarının kapatılması ve şeker pancarı üretiminin bitirilmesi kimin işine geliyorsa, bu tezgâhın arkasında onlar olduğunu bilmemiz gerekir. ABD’nin en büyük Siyonist sermayelerinden biri olan CARGİLL firması bu süreçten en karlı çıkacak olan firmadır. Nişasta bazlı tatlandırıcılar için belirlenen kotaların sürekli arttırılması,iktidarın kendi insanımız için değil, ABD’nin Siyonist sermayesi olan CARGİLL için çalıştığını göstermektedir.Ayrıca nişasta bazlı şekerin insan sağlığına yönelik ciddi tehditler oluşturduğu, bugün herkes tarafından bilinen bir gerçektir. Yıllardır kapısında beklediğimiz AB ülkeleri şeker pancarından elde edilen şeker kullanmaya devam ederken, bizlerin bu ülke insanına layık görülen nişasta bazlı şekeri kabul etmemiz mümkün değildir.Hükümet, bir yandan kürsülerden ABD gibi ülkelerle restleşirken bir yandan da onların küresel uzantıları olan firmalar için milli tarımını yok etmeye çalıştığının farkında mıdır? Açıkçası bu çelişkiler içerisinde tarımı bitirmeye yönelik girişimler necip milletimizin vicdanını yaralamaktadır.Yöneticilerimizin, bizi idare eden yetkililerin yeniden aldatılmamaları için Korkuteli den sesleniyoruz. Gelin yerli tarım ürünümüz olan şeker pancarlarını yok etmeyin. Binlerce kişinin istihdam edildiği 14 Şeker Fabrikasını kapatmayın, satılmasına müsaade etmeyin!Gelin çağın büyük zehirlerinden olan nişasta bazlı tatlandırıcıların üretimini yasaklayın. Gelin CARGİLL gibi Siyonist firmaların insanımızın sağlığı üzerinden servet yığmasına mani olun. Yerli ve milli şekerimize sahip çıkın, şeker pancarı üretimindeki kotaları kaldırın, çiftçimizi ayağa kaldırın, ülke insanımızın üretimine destek olun!En önemlisi de, gelin Siyonizm’in bu milleti köleleştirmesine ve yumuşak lokma haline getirmesine müsaade etmeyin. Saygılar sunuyorum, teşekkür ediyorum.” İfadelerini kullandı.En Çok Okunan Haberler